28 Ocak 2016 Perşembe

SANAT VE EVREN

                                                  - SANAT VE EVREN -

   Sanat eserini gerçekleştirebilecek bir ilham kaynağı her zaman gereklidir. Bu ilhamı sanatçılar genelde her varlığın farklı farklı renklere sahip olduğu evrenden alırlar.Sanat sanatçının kendisiyle karşı karşıya gelmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Sanatçı da bu sayede kendini evrenin sonsuzluklarına adamıştır.


   Evren, sanata renk katar. Hatta sanatçının gözünde evren ile sanat , gökyüzü ve gökkuşağı gibidir. Gökkuşağı, evrenin sanata renk kattığı gibi gökyüzüne renk katar. Örneğin ; Okul ve öğrenciler. Okulu bomboş düşünün , öğrencilerin olmadığı bir okulun olduğunu farz edin. Okulun tamamıyla bir anlamı kalmaz. Aynı sanat ve evren gibi. Evren içerisinde sanatı kapsar. Sanat da evren ile kendini renklendirir ve süsler.


   Sanatın değerini oluşturan evrendir. Evrenin içerisindeki tüm varlıklar (Hayvanlar,insanlar,bitkiler, şehirler vs.) sanatçıya birer ilham kaynağıdır. Eğer sanatçı kendine bir ilham kaynağı bulamazsa o eseri tamamlayamaz. Böylelikle, evren sanata güç verir.




                               


26 Ocak 2016 Salı

HAYAL GÜCÜNÜ KULLAN

    -HAYAL GÜCÜNÜ KULLAN-

Hayal gücünü kullan,
Aklındaki hayali kazan,
Kalbinin sesini duyan,
Hayal gücün var senin.

Hayal gücünü kullan,
Sanatını yapan,
Düşüncesini koruyan,
Hayal gücün var senin.

Hayal gücünü kullan,
Şansını kazandıran,
Yaşamını umutlandıran,
Hayal gücün var senin.
 

24 Ocak 2016 Pazar

SANAT AKIMLARININ BİRKAÇI

                                       


                                               - SANAT AKIMLARININ BİRKAÇI -

   Sanat tarihi içerisinde olan sanat akımlarının ortaya çıkışında yönetim şekilleri , sosyal gelişmeler, bilimsel ilerlemeler gibi birçok öğede rol oynamıştır. Bu akımlar kendilerinden önceki akıma bir tepkidir. Rönesans da denge, sadelik , ölçüler önemliydi. Her şey matematikle anlatılıyordu , kompozisyonlarını bile matematiksel kurallara bağladılar. Yeni bir dünya görüşüyle birlikte barok bu kuralcılığa bir tepki olarak doğdu , hareketlilik , derinlik ortaya çıkmış , rönesans resmindeki simetri bozulmuştur. Realizm’den önceki sanatlarda konular, şekiller seçilir en gösterişli bir şekilde yansıtılırdı . İşte doğayı olduğu gibi vermek , gerçekçi olarak canlandırmak için realizm ortaya çıktı . Empresyonizmin ortaya çıkmasında sanayileşmenin , kent yaşamının büyük etkisi olmuş , kendilerini doğaya atan ressamlar güneş ışığını keşfetmişler, güneş ışığının renkler üzerinde yaptığı farklılıkları tuallerine aktarmışlardır . 1.ve 2. dünya savaşı sonrasında ressamlar tepkilerini şaşırtıcı yeni sanat akımları ile ortaya koymuşlardır. Gerçek dünyanın baskılarından bunalıp yaşadıkları dehşet dolu görüntülerden düşler dünyasına sığınmışlardır. Sürrealizm’in (gerçeküstücülüğün) ortaya çıkışı böyle başlar. Sigmund Freud’un bilimsel çalışmaları onları etkiler. Psikoloji ve bilinç altı ile ilgilenirler, resimlerine yansıtırlar. Bilinç altının ve rüyaların gizemli dünyası onları çeker Picasso” sürrealizm bir rüyalar iklimidir ” der . 

   KLASİZM;  Rönesans sanat geleneklerine uygun resim yapma anlayışının hakim olduğu bir sanat akımıdır. Perspektif, ölçü, plan, kompozisyon ve ışık-gölge gibi ana kurallara bağlı kalınarak daha çok realist anlamda resim yapma olarak tanımlanabilir.  

                                                       

  BAROK;  17. yüzyılın başında Avrupa’da yepyeni bir sanat üslubunun doğduğuna tanık olunur. Bu yeni üslup, Rönesans üslubundan ayrı, hatta ona tümüyle karışt bir sanat üslubudur. Sanat tarihçileri, yalnız resim, heykel ve mimarlığı değil, diğer sanat dallarını da kapsayan, temelde Rönesans’tan farklı, yeni bir dünya görüşüne dayanan bu üsluba “Barok Sanat” adını vermişlerdir. 
                                        

  NEOKLASİZM;  18. Yüzyılda, sanatta bir takım yeni gelişmeler kendini göstermiştir. Örneğin sanatçılar için tabiat, aile, aile hayatı, iyilikseverlik gibi çeşitli duyguların sanatçıları ilgilendirmesi ve bu konuların ele alınıp işlenmesi, bu gelişmelerin kayda değer bir bölümüdür. Fransa'da doğan bu anlayış, Sanat Tarihi dilinde "Neo-Klasik Dönem" olarak adlandırılmıştır.  
                                                   
  




23 Ocak 2016 Cumartesi

SANATSIZ BİR HAYAT

                                                    -SANATSIZ BİR HAYAT-

   Sanatsız bir hayatı düşünmek bile istemiyorum. Sanat olmasaydı tüm düşüncelerden ve duygulardan uzak , sadece mantık olarak hareket eden , kendimizi ve çevremizdeki insanları tanıyamayan , iletişim bağı kopuk olan ve düzgün bir dille iletişim kuramayan bir toplum olarak dünyada var olacaktık.


   Düşünün ki ; resimsiz bir hayat , müziksiz bir hayat , edebiyatsız bir dünya. Ne kadar da sıradan ve boş bir yaşam sürdürürdük. Öncelik olarak zaten sanat, kendi dünyalaramıza renk ve anlam katar. Sanat, kişiye mutluluk ve saygınlık verir. Sanat, kişilerin hayal güclerine yön vererek sanatsal yapılarını geliştirir ve hayatta önem kazanır.


   Sanat olmasaydı zaten kişilerin estetik duyguları da gelişemezdi. Sanat bu sayede , gerçek sanat eserlerini görüp tanımamızı ve bir yandan da çevremizde oluşup gelişen çirkinliklere ve duyarsızlıklara karşı direnç göstermemize yardım eden büyük bir unsurdur. Böylelikle sanat dünyamızı iyi tanımamızı ve iyi kavramamızı sağlar.


   İnsanların sanatsız bir hayatda anlamlı yaşadıkları düşünülemez. Sanat, kişinin kendisine ve çevresine renk katar. En kısa özetiyle ; Sanatsız hayat renksiz gökkuşağıdır.


                  vincent, painting, and van gogh resmi

17 Ocak 2016 Pazar

SANAT MI ? BİLİM Mİ ?

                                                     - SANAT MI ? BİLİM Mİ ? -


  Çoğu kişinin fikrine karşın ben sanatı destekliyorum. Kolay bir örnekden yola koyulacağım. İletişim bir toplumda en önemli kavramdır. Bilim istediği kadar ilerlese bile insanların birbirirni anlamadığı bir toplum çöplükden başka bir şeyi ifade edemez.

   Bilimin gerçekleşmesi için sanatın yani dilin gelişmesi gerekir. Tarihde buna örnektir. Tarihi olayların duygularını bazen resimlerle (görsellerle) bazen o zamanın yazı türleriyle anlayabiliyoruz. Ayrıca da düşünsenize müzksiz bir hayat. Müzik olmadan hayat mı olur ? Hem ne deriz '' Müzik ruhun gıdasıdır''.

   Bir de bilimin yenilenmesi gerekir. Sanat ise anlıktır. O an hayal gücünü eserine yansıtırsın. Herkes bilim adamı olabilir. Yanlızca çok çaba ve çalışmak isteyen bir iş . Fakat sanatçı olman için yetenek ve hayal gücü şarttır. Bilim için sanat gereklidir ama sanat için duygu ve düşünceler ön plandadır.


                

11 Ocak 2016 Pazartesi

Vincent Van Gogh

  Vincent Willem van Gogh  30 Mart 1853 yılında doğmuştur. 29 Temmuz 1890'da ölmüştür. Hollandalı ard izlenimli bir ressamdır. Bazı resim ve eskizleri, dünyanın en tanınmış ve en pahalı eserleri arasında yer alır.
  Van Gogh gençliğini bir sanat simsarlığı firmasında çalışarak geçirmiş, kısa süren bir öğretmenlik deneyiminden sonra da Belçika'da fakir bir madenci kasabasında misyoner olmuştur. Resim kariyerine 1880'den sonra başlamıştır. Başlangıçta koyu ve kasvetli renklerle çalışan Van Gogh, Paris'te tanıştığı izlenimcilik ve yeni izlenimcilik  akımlarının etkisiyle canlı renklere geçmiş; Güney Fransa'da geçirdiği süre zarfında da bugün yaygın olarak tanınan kendine özgü resim tarzını geliştirmiştir.
  Van Gogh, ömrünün son on yılı boyunca yaklaşık 900 suluboya/yağlıboya resmi ve 1100 karakalem çalışma üretmiş, en meşhur eserlerini ise ömrünün son iki yılında yapmıştır. 1888'de ressam Paul Gaugin ile arkadaşlığının bozulması üzerine sol kulağının bir kısmını kesmiş, giderek kötüleşen ruhsal hastalığı sonucunda kendini göğsünden vurarak intihar etmiştir. Kimi sanat tarihçileri Gauguin ile yaptıkları hararetli bir tartışma sonucu Gauguin'in isteyerek ya da kendini gard amaçlı olarak Van Gogh'un kulağını kestiğini de iddia ederler.

  Van Gogh, resim kariyeri boyunca kardeşi Theo'dan aldığı maddi destek sayesinde ayakta durabilmiştir. İki kardeşin arkadaşlığı, 1872'den itibaren birbirlerine yazdıkları mektuplarla belgelenmiştir. Van Gogh'un, Theo'ya yazdığı mektup sayısı 600'den fazla iken; Theo'nun, Van Gogh'a yazdığı sadece 40 mektup bulunabilmiştir.
  20. yüzyıl sanatını ciddi şekilde etkilemiş olan Van Gogh, fovistlerin ilham kaynaklarından biridir ve emprosyonizmin öncülerinden kabul edilmektedir.


Kaynakça : https://tr.wikipedia.org/