13 Mart 2016 Pazar

SANATÇININ RUHU

                                             -SANATÇININ RUHU-

   Sanatçıların genelde çelişkilerle dolu bir kişilikleri vardır. Bazen içine kapanık, bazen aşırı sosyal, bazen depresif bazen hiperaktif. Sanatçı ruhlu insanların bir günü diğer gününü tutmaz. Uçlarda yaşamak deyimi sanki bu insanları tarif etmek için bulunmuştur. Bu uçlar onlara çelişkili bir kişilik kazandırır.

   Sanatçı kednisine öz bir zaman algısı yaratır. Saatlerce oturup düşündüğü sandalyede kaç saattir oradasın diye sorsanız size birkaç dakika oldu diyecektir. Çünkü düşünce hızlarıyla gerçek zaman akışı asla birbirini tutmaz.

   

   Hayal güçlerinin yüksek olması sebebiyle kafaları çok farklı çalışır.Bu kişilerden sizin gördüğünüz şeyi görmesini veya onun gördüğü bir şeyi sizin görmenizi bekleyemezsiniz. Bembeyaz bir fonda bile çok farklı dünyalar yaratabilirler. Bunu anlamaya çalışmak, ona ayak uydurmayı denemek ikiniz için de zaman kaybı olacaktır.

   Zaten farklı çalışan bir beyne, farklı bir zaman algısına sahip bu kişiler aşık olduklarında vücut kimyaları çok daha derinden değişecektir. İrrasyonel davranışlar sergilemesi sizi hiç şaşırtmasın.Farklı bir kod sistemine sahip olabilir böyle kişiler. Siz onun sizi eleştirdiğini düşünürken aslında size sevgisini gösteriyor olabilir. Siz kavga ettiğinizi sanırken o aslında size sizi sevdiğini söylemek istiyor olabilir.

   Nasıl ki bir sanatçı yarattığı eserlerle ölümsüz olmak, unutulmamak arzusundaysa, sanatçı ruhlu kişiler için de bu geçerlidir. Unutulmaktan, ilgi görememekten ve hatta terk edilmekten çok korkarlar. Onu bu korkularından arındırmalısınız.



6 Mart 2016 Pazar

SALVADOR DALİ

                                                           - SALVADOR DALİ -

   Dünyaca ünlü ressam Salvador Dali 11 Mayıs 1904 yılında İspanya'nın Katalonya köyünde dünyaya geldi.Kendisine 3 yıl önce ölen erkek kardeşi Salvador ile aynı ismi verdiler. Gerçeküstü eserlerindeki tuhaf ve çarpıcı imgelerle meşhur olmuştur.Dali'nin en iyi bilinen eseri Belleğin Azmini 1931 yılında bitirmiştir.

   Salvador Dali ressamlığın yanı sıra heykelcilik, fotoğrafçılık ve filmcilikle dalları ile de ilgilenmiş, Amerikalı animasyoncu Walt Disneyle birlikte yaptığı Destino adlı kısa çizgi film, 2003 yılında en iyi kısa animasyon filmi dalında  Oscar adayı olmuştur.


   
   
   Salvador Dalí hayatı boyunca, sanatı ile olduğu kadar eksantrik giyimi, davranışları ve sözleriyle de dikkat çekmiştir..Bu davranışların getirdiği kötü şöhret, Dalí'nin geniş kesimlerce tanınmasını sağlamış ve eserlerine duyulan ilgiyi arttırmıştır.


      Salvador Dali 1921 yılında Madrid Güzel Sanatlar Okuluna girdi. Ne var ki, alışılmamış davranışları, kimsenin giydiğine benzemeyen giysileri ve kuralları hiçe sayan resimleriyle okul çevresinde tepkiyle karşılandı. 1925'te sınavlarda başarı sağlayamayınca okuldan atıldı. Dali Madrid'de film yönetmeni Luis Bunuel ile birlikte Bir Endülüs Köpeği (1928) adlı filmi yaptı.

 
   Salvador Dali'nin tabloları düşlerden ve imgelemlerden doğan görüntülerle doludur. Bunlar gerçeküstü, içinde yaşadığımız dünyadan değişik bir dünya yaratır. New York Modern Sanat Müzesi'nde sergilenen Belleğin Israrı adlı tablosunda saatler sanki balmumundan yapılmış da erimiş gibi durur. 
Başka tablolarında da telefonlar, koltuk değnekleri, çekmeceler, kol ve bacaklar yumuşak, bükülebilir, kolayca biçimlendirilebilir bir görünümdedir.
Çalışmalarının çoğu izleyicileri şaşkınlığa düşürür. Londra'da, Tate Galerisi'nde bulunan bir tablosunda, sudaki yansımasına âşık olan efsane kahramanı Narkissos'u el biçiminde gösterir; bu tabloda, tıpkı sinema oyuncusu Mae West'in dudakları gibi bir koltuk ve almacı ıstakoz biçiminde olan bir telefon yer alır.

   Salvador Dali çok yönlü bir sanatçıydı; resmin yanı sıra heykeller yaptı; şiirler, kitaplar yazdı. Ayrıca giysi, vitrin ve mücevher tasarımları, sahne dekorları hazırladı. Olağandışı ve şaşırtıcı kişiliğiyle ölünceye kadar kendinden söz ettirdi. 1936 yılında Londra'da düzenlenen Uluslararası Gerçeküstücülük Sergisi'nin açılışına dalgıç giysileriyle geldi. Salvador Dali 1965'te yayımlanan Journal d'un genie (Bir Dâhinin Günlüğü) adlı yapıtında kendisini şu sözlerle tanımladı;

"Bir deliyle benim aramdaki tek fark, benim deli olmayışımdır."

   Salvador Dalí, 23 Ocak 1989 yılında kalp yetmezliğinden öldü ve Figueres'te kendi adını taşıyan müzenin mahzenine gömüldü.

Belleğin Azmi Salvador Dalí'nin meşhur gerçeküstü eseri:

Belleğin Israrı (1931; Modern Sanat Müzesi, New York) 
Mae West (1934–36; Sanat Enstitüsü, Chicago) 
Aydınlatılmış Hazlar (1929; Modern Sanat Müzesi, New York) 
Delfli Vermeer'in Bir Masa Olarak da Kullanılabilen Hayaleti (1934; Salvador Dali Müzesi; Cleveland) 
İç Savaş Sezgisi (1936; Sanat Müzesi Philadelphia) 
Yanan Zürafa (1936; Sanat Müzesi, Basel) 
Narkissos'un Değişimi (1936–37; Tate Galerisi, Londra)









1 Mart 2016 Salı

KAR TANELERİNİN NOTALARI

                                       - KAR TANELERİNİN NOTALARI-

  Soğuk bir kış günü, tahta kulübeden bakan küçük kız, ufak ellerini suratının çene kısmında birleştirerek camdan birbirine sevinç çığlıklarıyla bağıran çocukları seyrediyordu. Düşen her kar tanesi, Amelie'yi daha çok heyecanlandırıyordu. Amelie de her çocuk gibi mutluluğun tadına varmak, hayatın güzel taraflarını görmek istiyordu. 

   Amelie birden üvey annesinin kızgın sesini duyunca aniden dudağını istemsizce bükerek camdan odağını çekti ve çalışma masasına oturdu. Üvey annesi odayı girdi ve üvey annesi Daniel, Amelie'den ekmek almasını istedi. Amelie kar tanelerini canlı canlı hissedeceği için heyecanla dışarı çıktı. Yeşil paltosunu hızlıca giydiğinde zaten kendini dışarıda bulmuştu. 

   Amelie'nin dışarı çıkar çıkmaz dikkatini piyona ve piyona çalan adam çekti. Amelie, piyonadaki notalara odaklanarak o görkemli sese doğru adımlar atarak kendini ahşap vişne renginde bir evin önünde buldu. Amelie, evin camından baKtığında olgun bir adam piyonanın başına oturmus, notaları tüm hisleriyle beraberinde getirerek müziğinin tadını çıkarıyordu. Amelie, adam müziğini bitirene dek tebessümlerine engel olamadan seyrediyordu. 

   Amelie piyona sesinin durduğunu anlayınca kapıya tıklamaya başladı. Birkaç saniye bekledikten sonra karşısında piyona çalan adamı buldu. Adam Amelie'yi tanıyordu. Amelie'nin annesinin eski arkadaşlarındandı ve  annesi Lydia'nın öldüğü günden beri onun adına bir sürü besteler yazmıştı. Adamın birden gözleri doldu ve Amelie ile biraz sohbet ettikden sonra Amelie, adamdan piyona öğretmesini istedi. Adam, Amelie'ye her baktığında Lydia'yı hatırlıyordu. 

   İlk başta adam, Amelie'ye notaların yerlerini öğretmeye çalıştı. Daha sonra günler geçtikçe Küçük Amelie notaların yerlerine alışmaya başladı. Artık Amelie, adamın yanında kalmaya başladı . Zaten ne üve annesi Daniel ne de babası onunla ilgileniyordu. Adam ve Amelie hallerinden oldukça memnundular . Hatta ikisi dışarıda piyona çalarak para kazandılar. Bu para ile Amelie'ye tatlı küçük bir piyona aldılar. Artık Amelie, piyona çalmak konusunda daha ilerlemeşti. 

   Adamın yazdığı bütün bestelerden ilham alarak kendi bestesini yazmak istediğini söyledi .Böylelikle tüm kasabada bu şarkı ile tanınmak istiyordu. Sonunda, tüm kasabanın karşısına çıkarak ' KAR Tanelerinin Notları' adlı bestesini piyona eşliğinde söyledi ve tüm kasabanın ilgisini çeken Amelie büyüyünce kasabada beyaz kar tanecikli şekilleri olan piyona eğitimi adına okul açtı ve mesleğini piyanistliğe adadı.