24 Şubat 2016 Çarşamba

YETENEKLERİNİZİ KEŞFEDİN

                 YETENEKLERİNİZİ KEŞFEDİN                                   


  Özünü fark etmek , bireyin bilinçli bir şekilde kişilik yapısının, duygularının, düşüncelerinin, ihtiyaçlarının, davranışlarının ve inanışlarının farkında olmasıdır.Başkaların beklentilerine ve algılarına göre olmamız gerektiğinden farklı olarak, gerçekten kim olduğumuzu anlamaktır. Kendimizi tanımaktır. Karakterimizin güçlü yönlerinin farkında olmak ve onları hayatımızda daha fazla aktif olarak kullanmakla kendimizi daha iyi tanımaya ve anlamaya başlarız.

   Büyük liderlerin özelliği, kim olduklarının ve olmadıklarının farkında olmaları ve bilmeleridir.
Hayatımızın büyük bir kısmı yapamadıklarımız ve onları düzeltme çabalarıyla geçer. Öğretmenlerimiz, ailemiz, yöneticilerimiz bizden zayıf noktalarımızı düzeltmemizi beklerler. Sonuçta, ne olduğumuzun, ne yapabildiğimizin değil, ne yapamadığımızın farkında oluruz.
  Sandığımızın aksine kendimiz ve güçlü yönlerimiz hakkında bilgilerimiz sınırlı, kör noktalarımız bulunuyor. Son zamanlarda, duygusal zeka ve pozitif psikoloji bilimleri çerçevesinde yapılan çalışmalar, güçlü yönlerini ve yeteneklerini daha çok kullanan ve geliştirmeye odaklanan bireyin başarı şansını çok daha artırdığını gösteriyor.
  Güçlü yanlarımızı anlamak ve onları kullanmak, bize kolay gelen ve yapmayı sevdiğimiz şeylere odaklanmak anlamına gelir. Güçlü yanlarımızı bilmek öz güvenimizi ve kendimize duyduğumuz saygıyı da arttırır.

  Karakterimizin güçlü tarafları bilgi düzeyi veya iş becerilerinden ziyade, kişiliğimizi oluşturan unsurlardır. Örneğin cesaret, liderlik, yeni şeyleri öğrenme yetkinliği, yaratıcılık, perspektif…
  Bu tip niteliklerimize odaklanmak, zayıf olduğumuz yönlerimizi tamamen göz ardı etmemiz anlamına gelmez. Zayıf olduğumuz alanları anlamamıza ve bu yönlerimizin gelişimine katkı sağlar. Özellikle bir problem ile karşı karşıya kaldığımız zaman bu yönleri kullanmak, daha kolay ve daha doğal gelen çözümler üretmeye imkân verecektir. Dolayısıyla, güçlü yönlerimiz bize üst düzeyde performansımızla çalışmamıza ve daha kolay öğrenmemizi sağlayacaktır.
  Aynı zamanda bunları fark etmekle kendinize daha fazla saygı duyar, olumlu yönlerinizi onurlandırırsınız.     




16 Şubat 2016 Salı

SANAT VE ZANAAT

                      - SANAT VE ZANAAT-

  
    Sanat, en genel anlamıyla, yaratıcılığın veya hayal gücünün ifadesi olarak anlaşılır. Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sanat, insanlığın evrensel bir değeridir ve kısıtlı ya da değişik şekillerde bile olsa her kültürde görülür.


   Sanatçı, herkesin duyduğunu, herkesin gördüğünü, herkesin hissettiğini, herkesin düşündüğünü; farklı şekilde duyan, farklı şekilde gören, farklı şekilde hisseden, farklı şekilde düşünen, farklı şekilde yorumlayan, farklı şekilde yansıtandır; duyulmayanı duyan, görülmeyeni görendir. Bunlara kendi yorumunu katandır. Kısacası sanatçı, sanatı bizlere ulaştırandır. Herkes sanatçı olamaz. Yetenek ve sanat yapma isteği ve sevgisi gereklidir.



   Zanaat,
 Maddi ihtiyaçları karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte tecrübe gerektiren, pratik bilgi ve el ustalığı ile yapılan iştir. İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, beceri ve ustalık gerektiren işe zanaat denir.

   Zanaatçı, beceri ve ustalık gerektiren işi yapıp ürettiklerini sergileyen ya da satan kişiye verilen isimdir. Herkes zanaatçı olamaz. Eğitim ve tecrübeye yetenek eklenerek yapılan iştir.






14 Şubat 2016 Pazar

VINCENT VAN GOGH ESERLERİ

                                                 -VINCENT VAN GOGH ESERLERİ-

  Vincent Van Gogh'un yaptığı Yıldızlı Geceler isimli eserin yapımı ''Stary Stary Night'' isimli şarkıya ilham olduğu gibi bir çok sanat severin ilgisini çekmiştir. Eser de daha çok soğuk renkler ve mavinin tonları kullanılmıştır.Van Gogh diğer çizimlerinin aksine bu eseri hayal gücüne dayanarak çizmiştir. Ve bu eseri onu tanıtan eser olarak bilinmiştir. Eserdeki fırça izleri görsele daha çok estetiksel görünüm eklerken renklerin birbirine benzemesi resmi sıkıcı değil de aktif göstermiştir.Üstelik Van Gogh bu eseri resmederken akıl sağlığı gidip geliyordu fakat ortaya yine de güzel bir şaheser çıkardı. Van Gogh'un resimleri o zamanda beğenilmezdi. İnsanlar yaptığı eserlerin kalitesiz olduğunu düşünüp onu aşağılardı. Yeteneksiz olduğunu söyleyerek resim çizmeyi bırakmasını bile istemişlerdi. Fakat ünlü sanatçı hiç kimseyi dinlemeden tek tutunağı olan boyalarına sarılmaya devam etti. Hayattayken eserleri beğenilmeyen Van Gogh, şimdi en çok tanınan sanatçılardan biridir.




Yıldızlı Geceler


   Van Gogh'un bir diğer bilindik eseri ise Ayçiçekleri olmuştur.Bu eser çizilmeden önce Van Gogh tam üç tane eserini 'Ressamlar Topluluğu' adındaki bir sergiye gönderdi.Tam 1 ay boyunca manzara resimleri çizen Van Gogh bu çalışmalarının ardına Ayçiçekleri isimli eserini de ekledi. Bu eserde isem daha çok sıcak renkler kullanılmıştır.Sarının tonları en uygun biçimde kullanılırken arka plan buz mavisi kadar açık bir rengin tonuyla boyanmıştır. Boyanmaktan ziyade ünlü ressamımız Van Gogh, yine fırça izleriyle süsleyerek resmi tamamlamıştır.Bence bu durumda onun eserlerinin farklı kılınması tam da bu noktada meydana geliyor.Boyaları çok derin izler bırakarak kullanması ve fırçanın her vuruşunun tabloda hayranlık uyandıracak izler bırakması...Van Gogh'un bu eserinde sadece canlı ay çiçeklerini değil,solmuş olanları da görmek mevcuttur.Bir vazoda tutulan çiçekler farklı yönlerde büyük,küçük sıralanmıştır.


   
Ayçiçekleri


   Van Gogh, eylül ayında yeni bir eve yerleşmesiyle başka bir eser var etti.Ve adını Teras Kafe koydu. Bu esere yine sıcak renkler hakimdi. Sarı,yeşil ve turuncunun bol kullanıldığı eser yağlı boya ile yapılmıştır.Perspektif en iyi şekilde kullanılmıştır.Adından da anlayabileceğimiz üzere bir kafe resmedilmiştir. Ve kafe içerisinde oturan insanlar çizilmiştir. Kafenin hemen yanına çizilen yol ağzında yine insanlar resmedilmiştir.Bu eser birebir görülen şeyi tuvale aktarılarak tasarlanmıştır.Eserde fırça izleri diğer çizimlerine göre daha azdır. Fakat yine de gözü tamamlayacak şekilde mevcuttur.


Teras Katı

   Bu eserden sonra en yakın arkadaşı, bir nevi ortağı olan Gauguin ile resim sergilerine katıldılar.Fakat araları her zaman iyi değildi. İkisinin de aklı dengesi gidip geliyordu ve ruh sağlıkları bozuktu. Bir gün aralarındaki bu tuhaf gerginlik artınca Gauguin evi terk etti. Bunun üzerine sinirlenen Van Gogh, arkadaşını takip etmeye başladı.Yalnız kalmaktan korkan sanatçı eve geldiğinde ruhsal sağlığına yenik düşerek kulak memesini kesti. Kestiği kulak memesini peçeteye sardı ve bunu bir hediye olarak genelevindeki bir bayana verdi. Bu olay üzerine Van Gogh fazla kanamadan ve depresif ruh halinden dolayı bir süre hastanede tutuldu.

  Bu süre sonrasında hastaneden çıkan Van Gogh zehirlenme paranoyası ve halisülasyonlar sonucu üzerine hastaneye geri dönmüştür. İkinci kez hastaneden çıkması sonucunda artık kasaba onu burada istemiyordur. Bu yüzden Van Gogh kardeşinin tavsiyesiyle akıl hastanesine girmeye karar vermiştir. Van Gogh belirli bir zaman geçtikten sonra Özel bir doktorun gözetimi altında kalmıştır. 70 gün civarı doktoruyla kalan sanatçı, yaklaşık 70 tane yağlı boya resmi çizmiştir. Doktorunu çok seven Van Gogh onun portlerini de çizmiştir. Resimlerinde anladığınız üzere genellikle turuncu,sarı ve mavi kullanan Vincent, yine o renklerle çok sevdiği doktorunu resmetti. Eserde doktorun eli çenesinde,düşünceli bir şekilde durduğu gözükmektedir.Bu sefer arka planda mavi boyanın üzerine sarı fırça lekeleri bırakan sanatçı doktorunun ceketine de aynı uygulamayı kullanmıştır.

Dr.Gachet'nin portresi


    Bu süre zarfında doktoru ve kardeşi ile vakit geçiren Van Gogh ailesine ilk kez bu kadar huzurlu olduğuna dair bir mektup yazsa da bir gün yanına yağlı boyalarını alarak bir tarlaya gider ve orada kendini bir tabancayla öldürür. Zorla kaldığı otele geri dönen Van Gogh'u gören otel sahipleri doktoru arayıp yardım isterler fakat doktor kurşunun çıkarılamayacağına dair bir şey söyler ve kardeşine haber verilmesini ister. Böylelikle Van Gogh hayata gözlerini yumar.






1 Şubat 2016 Pazartesi

SANAT HEVESİ VE KABİLİYET

                               
                                         - SANAT HEVESİ VE KABİLİYET -

 
   İnsanlar genelde sanatın bir yetenek işi olduklarını söylerler. Bunu söylemekle haklılar. Fakat, bir kabiliyetin gelişebilmesi için yardım edilmesi gerekildiğini unutmamak gerek. Sanata heves eden herhangi bir bireyi, kendisinde sanata özgü bir yetenek bulunamayacağına dair kesin bir hüküm vererek kişinin hevesinden vazgeçmesini sağlamak yanlış olur. Bunun yerine bireyde böyle bir kabiliyetin olup olmadığını araştırmak en doğrusudur. Genellikle, heves yeteneğin belirtilerindendir.

   Bir bireyin sanat yönünde kabiliyeti küçük yaşlarında kendini belli eder. Bunun en büyük örnekleri müzik alanında görülmüştür. Bugünlere kadar gelebilmiş iyi bestecilerin ve ünlü çalgıcıların çoğu küçük yaşlarında kendilerini göstermişlerdir. Müzik kadar olmasa bile, diğer başka sanat dallarında bu böyle devam eder. Bir de, bireylerin kabiliyetlerinin doğuştan gelmesi yanında çalışma ve gayretin etkisi çok yüksektir.


   Sanata eğimli ve hevesli olan bireyler hedeflerine ilerleyebilmek için çaba sarf etmelidir . Birey, üzerinde ilerlemek istediği sanat dalına hislerini de katmaya çalışarak sanatçı ruhunu ortaya koymaya özen göstermelidir. Umarım, birey hedefine ulaşabilir. Çünkü, sanat bireyde sevgi hissini uyandırır ve bireye yaşama sevinci verir.